featured

Pastayı yine başkaları yemesin

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Blokchain teknolojisi ve daha geniş anlamda dağıtık veritabanı teknolojileri (DLT) önümüzdeki on yıllarda tüm sektörleri değiştirecek.

Yeni teknoloji şimdiden bağımsız otomatik küresel merkez bankası (Bitcoin) ve bankacılık (DeFi) olarak çalışmaya başladı bile.

Bir sonraki aşamada birçok finansal hizmet de BlockchainDLT’ye taşınacak. Bu hizmetlerin arasında DLT üzerinde menkul kıymet yani hisse senedi vb araçların çıkarılması da var.

Finansal hizmetler dünya üzerinde trilyonlarca dolar değerinde bir sektör. Türkiye bu alanda İstanbul’u bir küresel finans merkezi haline getirerek pastadan pay almak istiyor.

Ancak gelecek BlockchainDLT ’ye doğru kayarken ülkemiz bu konuda beklegör politikası izlememeli.

Son olarak ABD’de teknoloji şirketleri hisselerinin işlem gördüğü NASDAQ Borsası kendi tokenlerini üretmek ve kripto para borsası oluşturmak adına bir blockchain yazılım firması olan R3 ile anlaşma yaptığını duyurdu.

Biz “önden NASDAQ gibi büyük borsalar gitsin durumu bir görelim ona göre hareket ederiz” mantığına kapılırsak çok önemli bir stratejik avantajı kaçırmış olacağız.

Daha önce bir bankamız dünyada ilklerden biri olmuş ve kendi kripto para borsasını kurmuştu. Ancak Aktif Bank’ın bu girişimi istenilen sonuca ulaşamadı ve etkin olamadı.

Önümüzdeki on yıllarda tüm borsalar BlockchainDLT ile hizmet vermeye başkayacak. Sadece firma hisse senetleri değil şirketlerinkurumların atıl varlıkları ya da insanların evleri arabaları vb mülklerine kadar hem de hisseli şekilde alım satım imkanı sunacaklar.

Burada Türkiye ancak en yeni teknoloji ile ilk hareket eden olursa avantajlı konuma geçebilir.

Üstelik bu konuda yetişmiş insan gücümüz de mevcut. Örneğin halen ABD’de Cornell Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Prof. Emin Gün Sirer ve uluslararası ekibi Avalanche isimli yeni bir DLT üzerinde çalışıyor.

Bu yeni teknolojinin eskilerden farklı olarak çok yüksek hızlarda işlem yapabilmesi bekleniyor. Eski DLT biçimlerinde hem yüksek hız hem merkeziyetsizlik mümkün değil. Bu yüzden şimdiye kadar dizayn edilen tek merkezden kontrol edilemeyen daha güvenli merkeziyetsiz borsalar hızlı olamıyordu. Oysa şimdi Avalanche ile hızlı merkeziyetsiz borsaların mümkün hale geleceği öngörülüyor.

Büyükler önden gitsin mantığı ile olaylara yaklaşacağımıza hızlı hareket etmeliyiz. Prof. Emin Gün Sirer ve ekibi neden yeni geliştirdikleri merkeziyetsiz borsa çalışmalarını İstanbul Finans Merkezi’nde yürütmesin? Neden İstanbul ve Türkiye Yeni Ekonomi’de Yeni Finans’ta merkeziyetsiz güvene dayalı yapılar kurarak kendi bölgesinde ve dünyada bir çekim alanı haline gelmesin? Bütün bunlar hem yatırım hem yetişmiş insan gücü bakımından Türkiye’yi yeni boyutlara taşıyabilir. Bunca imkanımıza rağmen biz beklersek pastayı yine başkaları yer…

Pastayı yine başkaları yemesin